Yazısında, yapay zekânın Eskişehir–Sivrihisar'ın ününü "tanımamasına" dikkat çekti. Ülker, yazısında hem bölgenin havacılık alanındaki önemini hem de Türkiye'nin bu alandaki güçlü birikimini vurguladı.
Murat Ülker, kişisel internet sitesinde yayımladığı yazısında yapay zekâyı teste tabi tuttu. "Sivrihisar'ın nesi meşhur?" sorusunu yönelttiği yapay zekânın tarihi yapılardan yöresel lezzetlere kadar uzun bir liste sunduğunu ancak bölgenin en güçlü modern değerini es geçtiğini söyleyen Ülker, SHG Airshow'a dikkat çekerek esprili bir dille şu ifadeyi kullandı:
"Cahil yapay zekâ işte… Sivrihisar Havacılık Gösterileri'nin de meşhur olduğunu söylemeliydi. Neyse, öğrenecek."

Murat Ülker, yazısında şu ifadelere yer verdi;
ESKİŞEHİR, SİVRİHİSAR'IN NESİ MEŞHURDUR?
Sordum yapay zekaya, dedi ki:
Sivrihisar en çok Nasreddin Hoca'nın doğum yeri olması, zengin tarihi ve mimarisi, özgün yöresel yemekleriyle, dövme sucuklarıyla meşhurdur.
Tarihi ve kültürel unsurlar açısından Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının izlerini taşıyan önemli bir tarihi merkezdir. Nasreddin Hoca'nın doğum yeri olup, her yıl haziran ayında Nasreddin Hoca şenlikleri düzenlenmektedir. Anadolu'nun en büyük ahşap direkli camilerinden Ulu Cami ve restorasyonu bitmek üzere olan Ermeni Kilisesi göze çarpan tarihi eserlerdendir.
Yemeklere gelince, arapaşı çorbası ve hamuru, bamya çorbası, sarması, kalem dolması, kelem (lahana) dolması, ballı gözleme, nohutlu mantı ve tatlılara gelince höşmerim tatlısı, muska baklavası, met helvası, patlıcan reçeli meşhurdur.
Sivrihisar, zengin flora ve faunası, Balıkdamı Kuş Cenneti doğa alanı ile doğa turizmine uygun bir yerdir. Cahil yapay zeka işte, halbuki Sivrihisar Havacılık Gösterileri de meşhurdur, demeliydi. Neyse, öğrenecek… Ne bilsin, orada Türk insanının bir araya gelip, birbirine dayanıp ortaya dünyada parmakla gösterilecek kadar özel işler çıkardığını… Haydi ben bu farklı goyamı yazayım da yz de öğrensin.
20–21 Eylül 2025 tarihlerinde Ay-Yıldız aşığı eski dostlarımın daveti üzerine Sivrihisar Havacılık Merkezi – Necati Artan Tesisleri'ne gittik ve Türkiye sivil havacılığının güzel organizasyonlarından birine tanıklık ettik. Onuncu yılını kutlayan SHG Airshow, artık yalnızca bir etkinlik değil; Türkiye'de havacılık kültürünün gelişimini, dönüşümünü ve toplumsal karşılığını gösteren bir sembol halline gelmiş, bizzat şahidim.
Bu hava gösterisi, ilk bakışta bir eğlence etkinliği gibi görünse de aslında çağdaş Türkiye'nin teknik kapasitesinin, stratejik vizyonunun, uluslararası prestijinin ve havacılık sevgisinin en yoğun şekilde dışa vurulduğu bir platform olmuş gibi geldi bana.
Etkinlik ilhamını, Mustafa Kemal Atatürk'ün ""İstikbal ve dahi İstiklal göklerdedir" sözünden alıyor. SHG Airshow'un yıllar içindeki büyümesi, Türkiye'nin bu ideal doğrultusunda havacılıkta nasıl bir ivme yakaladığını da gözler önüne seriyor. Açıkçası gördüklerimle iftihar ettim. https://www.shgairshows.com/
2015'ten 2025'e Bir Başarı Hikâyesi
Sivrihisar Havacılık Merkezi'nin kuruluş hikâyesi, Türkiye'de havacılığın özellikle sivil alanda eksikliği hissedilen etkinlik, eğitim ve tanıtım platformlarına duyulan ihtiyaçla başlamış. 2013 yılında ilk inşaatlarla başlayan yerleşkede, 2015 yılında da ilk defa hayata geçen SHG Airshow, başlangıçta birkaç yerel ve ulusal pilotun katıldığı daha küçük bir organizasyonmuş. Ancak çok kısa süre içinde profesyonel organizasyon kabiliyeti, uluslararası güvenlik standartları, eğitim ve toplumsal farkındalık misyonu, Türk havacılık tarihine duyulan saygı, gençlere havacılığı sevdirme hedefi sayesinde Airshow on binlerce kişinin izlemek için gelmesiyle Avrupa'da ciddi bir görünürlük kazanmış.
Bugün Avrupa Hava Gösterileri Konseyi tarafından "kıtanın en güvenli ve iyi organize edilen gösteri meydanlarından biri" olarak gösterilmesi, bu gelişimin en somut delili olarak kabul ediliyor.
Filmdeki uçaklar dakikalarıyla:
00:00 Eurofighter /00:16 Semin Öztürk Şener akrobasi uçuşu / 00:39 Türk Hava Kuvvetleri Solotürk /01:17 T-6G Texan /01:40 Pars & GrandPa Show /01:55 Boeing Stearman ikilisi /02:06 Bell UH-1H Helikopter (Huey) /02:16 T-28B Trojan /02:20 DC-3 /02:42 Misafir uçuşları /02:58 P-51D Mustang (Ferocious Frankie)
Yönetimdeki arkadaşlar Türkiye'den bir organizasyonun uluslararası hava gösterileri takviminde "SHG Airshow" başlığıyla yer almasıyla daha da pekiştiğini ifade ediyorlar. Anladım ki SHG Airshow artık yalnızca bir etkinlik değil; Türkiye'de havacılık tarihinin modern dönemdeki en güçlü kültürel taşıyıcılarından biri olmuş. Etkinlik alanına gitmeden önce tesisi biraz dolaştığınızda da bunu kolayca anlıyorsunuz.

Airshow daha başlamadan gösteri uçaklarının çoğunu bir arada görünce şaşırmadım değil. Bu vintage değerindeki neredeyse 100 yaşına yaklaşan ve hepsi mükemmel bakımlı uçar durumdaki uçakları dünyanın birçok ülkesinden bir araya getirmek, sergilemek, bir de üstüne gösteri uçuşu yaptırtmak öyle böyle bir emek değil. Uçaklar adeta resmi geçit yaparken aralarından dolaşmak gerçekten keyifli oldu.

Tesisin içini gezerken ikinci dünya savaşında kullanılan temsili erzak paraşütleri ilgimi çekmişti. Daha ilk dakikalardan itibaren gördüğüm ilginçliklerden biri de kontrol kulesinin taşınabilir olması idi. İhtiyaç insana neler yaptırıyor neler..
Bize verilen programda tam 32 hava gösterisi vardı. Her şey son derece dakik gösterilmişti ve bu dakiklik tam bir havacı ciddiyeti ile sonuna kadar korundu. 11.20'de başlayan program tam 16.54'te bitiyordu. 5 saat 40 dakikalık gösteriden gözümüz korkmadı değil. Ama gösteriler peşi sıra gelmeye başladığında hani "tadından yenmez" denir ya aynen öyle oldu, dakikalar yüzümüz göğe dönük şekilde akmaya başlamasıyla zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Gökyüzünde sergilenen manevralar, hava araçlarının estetik ve teknik potansiyeline bir kez daha şaşırmamı sağladı.
İkinci Dünya Savaşı'nda bizzat savaşmış ve 8 Alman uçağı düşürdüğü için kanopisinde bulunan Amerikalıların meşhur Mustang P-51'inden; dünyada hala uçabilir durumda yalnızca 30'a yakın örneği kalan ve Hava Kuvvetlerimizin o dönemki renklerine boyanmış, İngilizlerin büyük iftihar kaynağı 1945 model Spitfire Mark IX'a; 1940 model olup 2017 yılında gerçekleştirdiği tam dünya turuyla "uçabilen en yaşlı uçak" unvanını alan DC-3'e; ve dokuz Oscar'lı İngiliz filmi The English Patient'ın yıldızı Tiger Moth'a kadar birçok efsanevi uçak…
Etkinliğin kalbinde, Sivrihisar'a o gün misafir gelen Türk Hava Kuvvetleri'nin sergilediği gösteriler vardı. Bu gösteriler de adeta bir gelenek halini almış. SOLOTÜRK'ün gösterisi yalnızca bir hava akrobasisinden ibaret değildi; modern Türk mühendisliği ve askeri disiplinin sahne aldığı bir performanstı. F-16'nın yüksek manevra kabiliyetini, milisaniyelik zamanlamalarla birleştiren pilotların sergilediği hareketler, gökyüzünü adeta bir sahneye dönüştürdü. SOLOTÜRK'ün yaptığı minimum hız geçişleri, dikey tırmanışlar, takla manevraları, Knife-edge pozisyonlarının seyirciler arasında hem teknik hayranlık hem de milli gurur uyandırdığını hissettim.. Hele o en son manevrada alçak irtifai alçak hızda yaptığı Ay-Yıldız gösterisine duygulanmamak mümkün mü…
CASA uçağından yapılan paraşüt atlayışı ise, Atatürk silueti ve Türk bayrağının gökyüzünde süzülmesiyle duygu dolu bir an yarattı. Bu görüntü, Airshow'un yıllardır sürdürdüğü "gökyüzünde milli hafıza" geleneğinin devamı niteliğindeydi.
RAF'ın Eurofighter Typhoon Gösterisi
Gösterinin en dikkat çekici bölümlerinden biri, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin (RAF Royal Air Force) katılımıydı. RAF'ın Typhoon Jet Gösteri Takımı, Avrupa'nın en gelişmiş savaş uçaklarından Eurofighter Typhoon ile Türkiye'de ilk kez sahne aldı. Bu detay tek başına bile Sivrihisar'ın uluslararası bir ün kazanması hakkında çok şey söylüyor. RAF'ın içinde bulunduğumuz yılda yalnızca üç ülkede gösteri yapmayı tercih etmesi, SHG Airshow'un dünyanın seçkin havacılık platformları arasına girdiğinin bir göstergesi.
Typhoon'un performansı yalnızca bir hız veya güç gösterisi değildi; aynı zamanda modern askeri havacılığın ulaştığı teknolojik seviyenin sahnede sergilenişiydi. 9G'ye yaklaşan manevralar, süpersonik geçişe yakın hızlanmalar, yüksek irtifa tırmanışları, ses duvarına yakın dalış profilleri gösteriyi izleyenlere hem teknik hem tarihsel bir deneyim sundu.
Türkiye'nin Havacılık Vizyonunda Kadının Yeri
Yine iftihar kaynağı sahnelerden bir tanesi, Türkiye'de kadın pilotların sergilediği kol uçuşuydu. Sivrihisar Havacılık Kulübü üyeleri Şadi Keskin ve Cem Şener'in Cessna 172 ile yaptığı uçuşu, Havacı Kadınlar Derneği Kurucu Başkanı prof. dr. Rabia Gönül Sezer Yamanel ve dernek üyelerinin Tecnam P92 uçaklarıyla takip uçuşu yaptılar..
Türkiye'de kadınların havacılıktaki tarihsel ve güncel varlığının güçlenerek devam ettiğini gösteren bir sinyali aldım ben bu gösterilerden. Türkiye'nin ilk profesyonel kadın akrobasi pilotu Semin Öztürk Şener'in kırmızı uçağıyla yaptığı gösteri ise harika idi. İlk uçuşunu yaptığı bu meydanda onuncu yılında yeniden sahneye çıkmış Bu yüzden de oldukça ilgi gördü. Semin Hanım'ın tam da kendi hikayesinin başladığı yerde, gençlere ilham veren bir performansla izleyici karşısına çıkması, Airshow'un toplumsal rolü olduğunu da hatırlattı bana. Bu arada çocukların gösterilere ilgisi, gösterilerden sonra kendilerine ayrılan yerlerde "topgun" görünümündeki pilotlarla fotoğraf çektirme yarışı, bazen Türkiye'nin oldukça kalabalık gündeminde neleri kaçırabildiğimizi de bir kez daha hatırlattı bana.
Bir Miras Uçuşu
SHG Airshow'un en sevilen, en "insani" anlarından biri de artık klasikleşmiş olan Pars ve Dede uçuşu görülüyordu. Usta pilot Ali İsmet Öztürk'ün torunu Pars Şener ile Pars desenli Aviat Husky uçağında yaptığı bu uçuşu bizde bu duyguyla izledik. Havacılığın bir hobi veya bir eğitim alanı olmanın çok ötesinde, bir tutku ve aile mirası olduğunu gösteren bir sembole dönüştüğüne biz de tanıklık ettik.
Gösterinin her yıl büyük ilgi görmesinin sebebi sanırım sadece teknik mükemmeliyet değil; bu tür oluşturulan duygusal bağlar. Bu bağ, Airshow'un ruhunu oluşturan en temel unsurlardan biri gibi geldi bana. Ali İsmet Öztürk Bey'in de bu Havacılık Merkezinin kuruluşu, büyümesi ve çalıştırılmasındaki katkıları takdire şayan… Gösterileri sonrasında torunu Pars ile katıldığı imza töreni de yine akıllara keyifle kazınacak bir tat bırakıyordu.
Havacılık Tarihine Açılan Bir Pencere
Bu yılın duygusal ve tarihsel doruk noktası, Türk havacılığının kurucu figürlerinden Vecihi Hürkuş anısına inşa edilen Vecihi XIV replikasının ilk uçuşu olduğu konuşuldu. Bu uçuşu özel kılan unsurlar: Uçağın bir replikadan fazlası olarak "yaşayan bir tarih" niteliği taşımasıydı. Uçuş sırasında Vecihi Bey'in torunu Zeynep Sayım Hanımefendi de izleyiciler arasındaymış ve Hanımefendi'nin el izi o gün Vecihi XIV'ün gövdesine uygulanarak dedesinin hatırası ile birlikte uçaktaki yerini alarak çok hoş bir hatıra bıraktı.
Hemen ardından Kore Savaşı'nda görev yapmış efsanevi MiG-15 uçağının Polonyalı pilotuyla havalanması, etkinliği yalnızca modern değil, tarihsel bir havacılık envanterine dönüştürdü. Bu sahneleri, Airshow'un amacı olan "havacılığı geçmişiyle, bugünüyle ve geleceğiyle yaşatma" vizyonuyla birebir uyumlu gördüm.
AKUT Gönüllüsü Bayram Eren Arslan
Orman yangınlarında şehit düşen AKUT gönüllüsü Bayram Eren Arslan'ın adının II. Dünya savaşı gazisi Boeing Stearman uçağına verilmesi ve bu uçakla yapılan anma uçuşu, Airshow'da duygusal anlar yaşanmasına da neden oldu. Vefalı bir davranış, çok hoşuma gitti. Böyle yaşatılan isimler, insana, fedakârlığa ve toplumsal dayanışmaya verilen değerlerdir diye düşünüyorum.
SHG Airshow, bende iftihar, umut ve hayranlık uyandırdı. Gösteri gerçekten de planlandığı gibi 16.54'te bitti. Tüm havacılık sektöründeki aslında "askeri" disiplindeki bu zamanlama, zamana uyma meselesi bana hep çekici gelmiştir. Burada bir "askerilik" de yok, her şey sivil ama işin lazımesi dakik olmayı gerektiriyor. Şimdi soruyorum hangi iş şu kısa hayatta dakik olmamayı gerektiriyor ki? Bazen niye zamana bu kadar cömert davranıyoruz? Neyse felsefeyi bırakıp yazımı bitireyim.
SHG Airshow 2025'i izlemekten büyük keyif aldım. Tek sorun gökyüzüne bakarken boynunuzda hissettiğiniz ağrı ve ara sıra dinlenme ihtiyacı hissetmeniz. Bir de uçaklar güneş yönünden gelince izlemede yaşadığımız zorluk. Ama yaşanan keyfin yanında bunun lafını edemiyor insan.

Tabii Eskişehir deyince kime rastlamam normaldi? Sevgili kardeşim Firuzhan Kanatlı'ya… Sarıldık, öpüştük, hasret giderdik, biraz da sohbet ettik. Günün güzel kazanımlarında biri de bu oldu.
Evet Türkiye'nin havacılık vizyonunu, tarihini, modern kapasitesini ve geleceğe dair hayallerini bir araya getiren bu etkinliği görmekten çok keyif aldım. Bana büyük eğlence hem de büyük ümit oldu. Sivrihisar Havacılık Merkezi'ni bu seviyeye taşıyan ve ülkemize umut, gençlerimize misyon veren herkese teşekkürü borç bilirim.