Tarih: 03.10.2013 09:02

Türkiye`ye Neden Yabancı Muamelesi Yapıyoruz?

Facebook Twitter Linked-in

Barbara McDougall

Onlarca yıldır sahip olduğu stratejik değer ve şimdilerde Suriye ile olan uzun sınırıyla artan mülteci kampları göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye`nin neden sık sık göz ardı edildiği veya dost olması beklenen Batı ülkeleri tarafından neden bilerek önemsenmediği büyük bir bilmece.

Geçen hafta Türkiye`nin AB Başmüzakerecisi, ülkesinin AB`ye katılmak amacıyla gösterdiği uzun süreli çabanın muhtemelen başarısızlığa uğrayacağını söyledi. Avrupa, alenen Türkiye`nin gerçekten Avrupa`da yer almadığını beyan ederek ülkenin üyeliğini önlemek için onlarca yıldır dokuz doğurdu.

Bu arada Türkiye, Akdeniz`deki en iyi büyüme oranıyla gelişmiş bir ekonomiye sahip ve neredeyse bütün borçlarını kapattı.

Müslüman bir ülke olan Türkiye, çoğunluğu Müslüman bir nüfusa sahip ancak laik bir toplum olarak teşkilatlandı ve 1920`lerde Kemal Atatürk`ün modern Türkiye`yi kurmasından bu yana birçok konuda Batılı olarak tabir edilen değerleri benimsedi. Şayet Türkiye, Avrupa`daki bazı gelişigüzel sınavlarda başarısız olursa diğer örgütler uluslararası ilişkilerde hiçbir zaman tutarlılık beklenemeyeceğini kanıtlarlar.

1952`de Türkiye, NATO`ya tam üye olarak kabul edildi. NATO`nun içinde dahi Türkiye`ye hâlâ yabancı muamelesi yapılıyor. NATO`nun birden fazla dışişleri bakanları toplantısında, şahsen Türk Bakan’ın görmezden gelindiğine ve birçok Batılı meslektaşı tarafından görünür şekilde küçümsendiğine şahit oldum.

Diplomatik dünyada tutarsızlığın, ağır bir suç olmadığı açık.

Bu sebeple Dışişleri Bakanı John Baird`ın yakın zamanda Türkiye`ye gerçekleştirdiği resmî ziyaret önemli ve Kanada`nın en azından hem ikili ilişkilere hem de daha geniş bir coğrafyadaki ilişkilere değer verdiğini göstermesi gerekiyor.

Maalesef Kanada, Türkiye`nin Avrupa`daki şansını artırmak için fazla bir şey yapamaz.

Daha şubat ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Foreign Affairs`e çeşitli konularda verdiği mülakatta, Türkiye`nin AB`ye tam üye olması için atılan adımlarla ilgili iyimser konuşmuştu. Görüşmeler birkaç ay sonra, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Taksim Meydanı’ndaki bir gösteriyi sert ve kararlı biçimde bastırdığında rayından çıktı. Avrupa`nın tahmin edilebilir yanıtı, Türkiye`nin bir demokrasi olarak yeterliliğine saldırmak oldu.

Yakın gözlemciler, Türkiye`nin, reddedilmenin utancına katlanmak yerine AB teşebbüsünden kendiliğinden vazgeçmeyi seçebileceği yorumunda bulunuyorlar. Ne olursa olsun Avrupa ve Türkiye`nin birbirine ihtiyacı var. Bu ikisi terörle mücadelede, Arap devletleri ile Batılı devletler arasında köprüler inşa etmede ve Orta Doğu`da demokrasiye giden engebeli ancak kaçınılmaz yolda doğal müttefik olmalılar. Avrupa ekonomisi, zor bir evreden geçiyor ancak Türkiye`nin ekonomisi güçlü.

Bakan Baird, Kanada`nın, Türkiye ile Batı arasında güçlü bir ortaklık temin etmede geçici bir menfaatten daha fazla çıkarı olduğunu kabul ediyor. Türkiye onurlu bir ülke ve Kanada, ilişkileri, hem ikili anlamda hem de G-20 yoluyla geliştirerek bundan ekonomik ve jeopolitik olarak faydalanmalı. Türkiye`nin karşı karşıya olduğu baskıları azaltmak, aynı zamanda güçlü ekonomik ilişkiler inşa etmek amacıyla Türkiye`yle birlikte çalışmada oynayabileceği her türlü rolü üstlenmesi Kanada`nın çıkarınadır. (Kanada`da yayınlanan The Globe And Mail, 27 Eylül 2013)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —